Aralarında bir ahbaplık olduğu bilinmesine rağmen doğruluğu bilinmediği için rivayet olarak kalan bu hatıra, gerçek olmasa dahi Neyzen'in kişiliğini iyi yansıtan daha önemlisi okuyanın yüzünde bir tebessüm bırakan hikayedir.
Atatürk Neyzen'in ününü duymuş olacak ki, çağırtmış köşküne sohbet etmişler, uzun uzun aşkla üflemiş neyzen.. ardından sormuş Atatürk..
- senin çok fazla içki içtiğini söylüyorlar, benim kadar içer misin ?
neyzen düşünüyor, içkinin hududu olmaz.
- ne kadar içersiniz ?
- iki tane kiloluk rakı içerim.
ata kelimelere basa basa şu sözleri söylemiştir, Neyzen'in gözünü korkutmak istemiştir.
- nasıl içersiniz ?
- canım ne isterse; susuz, mezesiz.
neyzen:
- ben de iki kiloluk içerim ama, öyle içmem.
Neyzen'in arzusu ile ortaya kocaman bir emaye kase geliyor, iki kiloluk rakıyı neyzen kaseye boşaltıyor. başını sokup lıkır lıkır içecek zannediyorlar. fakat Neyzen'in isteği daha bitmemiştir, bir somun ekmek ve irice bir kaşık geliyor. neyzen ekmeği lokma lokma koparıp kasedeki rakının içine bastırıyor. lokmalar rakıyı iyice çektikten sonra çalakaşık yanaşıyor.
yine anlatılanlara göre, Ata:
- pes, pes, diye bağırarak ayağa fırlamış ve elleriyle yüzünü kapamış, ayrılırken de saygılarını sunmuştur. yine rivayete göre Ata öldükten sonra neyzen, evinden haftalarca çıkmamış..
Neyzen Tevfik'in hayatta en sevmediği mefhumlardan birinin de 'otorite' olmasına rağmen, Atatürk'e büyük bir hayranlık beslediği bilinen bir gerçektir. Bu gerçeğin kanıtlarından biri de Atatürk'ün ölümü üzerine yazdığı bu şiirdir;
Tanrı ölmez, O dilerse görünür bir müddet,
Kaybolunca O’nu kalbinde bulur her millet.
Biliyormuş kaderin cilvesini evvelce,
Bütün ecrâm-ı semâ yasla büründü o gece.
Yaklaşan bir acı önce güneşi korkuttu,
Ay tutuldu diyemem gökyüzü mâtem tuttu.
Ata geçtin ebedin mevki-i müstahkemine
Bir direktif veriyor arza, beşer âlemine!
Bize ilhâm ile isâl ediyor her haberi,
Ki O’nun kudret-i külliye, emirber neferi.
Bağladı dâr-ı fenânın ebede telsizini,
Güdelim açtığı yollardan mübârek izini.
Atatürk’ün beşere sunduğu peymânı budur:
Atatürk’e inananlar er olur, sulhu korur!
(ecrâm-ı semâ: gökteki yıldızlar, mevki-i müstahkem: makam, isâl: ulaştırma, kudret-i külliye: Allah yapısı, dâr-ı fenâ: hiçlik alemi, peyman: yemin, and, kadeh)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ali'nin Bir Günü
Soğuk bir kış akşamı iş yerinden evine doğru yola koyuldu Ali. İçinde bir huzursuzluk vardı. Daracık sokaklarda bembeyaz yollar kaldırım...

-
Atasözünün Açıklaması, Anlamı: Yalan söylendiği zaman gerçeklerin anlaşılması uzun sürmez ve yalan kısa bir zaman sonra ortaya çıkar. ...
-
– Ad Koyma: Oğuz Türklerinde bir gencin ad alabilmesi için bir yiğitlik göstermesi gerekiyordu. Bu yiğitliği gösterdikten sonra Dede Korku...
-
Bu atasözümüzün ortaya çıkışı Nasreddin Hoca ile başlamıştır ve olay şöyledir: Hoca, çarşıda dolaşır. Bir kalabalık görür. Hoca: ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder